Pages

Ads 468x60px

24 Temmuz 2008

Motosiklet 101

Aslında uzun zamandır motosiklet üzerine yazmak istiyordum. Ancak o kadar geniş bir konu ki, hangi ucundan tutup başlayacağıma bir türlü karar verememiştim. Sonunda ilk olarak beni en çok rahatsız eden konuyu yazmaya karar verdim.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun Mayıs 2008 verilerine göre, ülkemizde motosiklet/araba oranı en düşük şehir ne yazık ki Ankara. Şehrimde 838 450 arabaya karşın 29 734 adet motosiklet var (oran %3.5). Hal böyle olunca, ülkemizde zaten neredeyse yok denebilecek motosiklet kültürü, Ankara’da çok çok az. Hele araba kullanıcıları bu konuda üzülerek söylüyorum ki çok bilgisiz. Buna maalesef benim çevremdeki insanlar ve arkadaşlarım da dahil.

Rahatsız olduğum konu da bu kültür ile ilgili. İnsanlar pizzacıları, kuryeleri kasksız, korumasız görünce bunu normal karşılıyor. Haliyle eğer altınızda min. 1000 cc bir motosiklet yoksa neden full koruma giyindiğinizi anlamayıp, üzerine bunu komik bulup gülüyorlar.

Öncelikle kasksız motosiklet kullanan birinin koruyacak bir beyni olmadığında hemfikiriz sanıyorum. Bunun dışındaki korumalar için lütfen yukarıdaki fotoğrafa tıklayıp büyük halini bir inceleyiniz.

Benim motosikletim 150 cc bir scooter. Bu aletin üzerinde yukarıdaki gibi giyinmiş birisi bazı insanlara komik gelebilir. İnsanlar motosikletimin bu kadar korunmaya ihtiyaç duyulacak bir alet olmadığını düşünüyorlar ki hatalı oldukları nokta tam olarak bu. Bunu bana söyleyen bir arkadaşıma şunu dedim:

“Altımdakinin bir scooter olduğunu sen biliyorsun, ben de biliyorum. Peki asfalt bunu biliyor mu? Ben düştüğüm zaman ‘Muzo bu aletten düştü, ben biraz yumuşak olayım’ diyecek mi?”

125-150 cc’lik bir motosiklet, 100 km hızı rahatça görür. Çoğu yolda da trafiğin hızına ayak uydurmazsanız hem kendiniz hem de çevreniz için tehlike yaratırsınız. Bunu 16 yıllık trafik tecrübeme dayanarak söylüyorum. Haliyle motosikletiniz ne olursa olsun, trafiğe uygun hızda kullanmak zorundasınız. Yavaş gitseniz de farketmez, istatistikler ölümcül motosiklet kazalarının çoğunluğunun 50 km. hızın altında olduğunu söylüyor.

Sonuç olarak, bu yaz sıcaklarında keyfimden, kan ter içinde kalmak için giymiyorum o kadar kıyafeti. Ayrıca kimseye hava atma gibi bir derdim de yok, zira motosikletim hava atılacak bir motosiklet değil. Motosikletten indiğimde insanların bana uzaydan gelmişim gibi bakmasından ve dikkat çekmekten de hoşlanmıyorum.

Bir kaza yaparsam, kendimdeki hasarı minimuma indirmek için bu kadar giyiniyorum.

21 Temmuz 2008

Karpuz

Bu sene doğru düzgün karpuz yiyen var mı? Benim aldıklarım hep rezil çıktı. Sonradan öğrendim ki uyanık çiftçimiz, daha çabuk ürün elde etmek için bu sene kabaklara karpuz aşılamış. Bu yüzden tadı tuzu yokmuş karpuzun.

Tamam, olabilir, yapmışlar bir dangalaklık. Ama işin komik tarafı sonrasında olanlar. Herkes durumun farkına varıp, karpuzlar tezgahlarda çürümeye başlayınca medya devreye girdi. Birkaç haftadır "Karpuzda Viagra etkisi!" başlıklı haberleri okurken gülsem mi, ağlasam mı bilemedim.

Ama (sözde) etken madde kabuktaymış! Karpuzun kabuğunu da hangi hayvan severdi, onu hatırlamayadım şimdi...

The World's Fastest Indian

Burt Munro'nun hayatını anlatan enfes bir film. Hele ki motosiklet kullanıcısı iseniz kaçırmayın. Motosiklet felsefesi ile ilgili çok şey var filmde.

Filmde en çok hoşuma giden diyalog şu oldu:

Burt: Sana şunu söyleyeyim evlat. Eğer hayallerini takip etmezsen, sebzeden bir farkın kalmaz.
Tommy: Nasıl bir sebze?
Burt: Mesela... Lahana.

Sizin var mı peşinde koştuğunuz hayalleriniz? Eğer yoksa, hangi sebzesiniz?

Herostratus

21 Temmuz M.Ö. 356'da tarihe geçmek için Dünyanın yedi harikasından biri olan Artemis Tapınağı'nı yakan Efes'li genç adam.

Gerizekalı.

17 Temmuz 2008

Bu akşam ne yapsak?

Öncelikle Google'de "Hidden object games" yazılır. n tane oyun bulunur ve indirilir. Sonra arkadaşlarla toplanılır ve laptop tv'ye bağlanır. Televizyonun kocaman bir lcd ya da plazma olması veya daha iyisi bir projeksiyon cihazı oyunun selameti ve kalabalık grubun rahatı açısından önemlidir. Olmadı küçük bir grupla herhangi bir bilgisayarda da oynanabilir.

En yetenekli oyuncu mouse'a geçer. Bu nedense her zaman bir kadındır, erkekler bu konuda o kadar becerikli değildir. Diğerleri tercihen ellerine birer laser pointer alır ya da barnak (parmak da denir) yardımı ile bulduklarını mouse komutasını elinde bulunduran kişiye gösterir. Sonra karma karışık ekranda listedeki alet edevat aranır. "lan makas nerde?", "abi zaman geçiyo yaaa", "wrench ne demekti abi?", "hint alalım hint", "aha da kelebek orda, aha işte işte!", "yuh nasıl gördün!", "yürü be, bitti bu level!" nidaları eşliğinde saatlerce oyun oynanır. Gözler kan çanağına döner, zor cisimleri bulan arkadaşlar diğerlerinin saygısını ve takdirini kazanır. Çok pis yerleştirişmiş cisimlere grupta bayan yoksa aleni, varsa da içinden küfrederek stres atılır. Zamanın nasıl geçtiği anlaşılmaz, bi bakmışsınız gecenin bi vakti olmuş. Herkes beraber eğlenmenin verdiği mutlulukla evlere dağılır.

Eğlencelidir yani, bi deneyin.

07 Temmuz 2008

Kozmik bakış açısı

İnsanlar "ah şu derdim var, aman buna kafam bozuk" falan derler ya sürekli. Ulan galaksiler çarpışıyor be! Neler oluyor orada biliyor musun?! Seninki de dert mi? Sen zannediyor musun senin evrende en ufak bir değerin var! Hiçiz olm biz! Bırak allasen, derdi varmış.

Ne zaman kafan bozulursa, o gece kafanı kaldırıp gökyüzüne bak ve ne kadar değersiz olduğunu farket. O zaman o kafayı taktığın derdin tasanın hiçbir önemi olmadığını göreceksin.
 

Sample text

Sample Text

Sample Text

Kendi halinde, sıradan, hayatın koşturmacası içinde yuvarlanıp giden, çocuk ruhlu ve hiç büyümek istemeyen bir adam burada içini döküyor...