Şu aralar 3 reklamdaki detaya bayılıyorum. Zaten pek zapping (yok mu bunun Türkçe'si?) alışkanlığım yoktur, o yüzden reklamları izlerim. Ama bugünlerde aşağıda yazacağım reklamları özellikle bekliyorum:
3 numara: Harby adındaki çikolata reklamı. Hani öğrenci tahtada sözlü olmaktadır ve hocası "evladım neden çalışmadın?" diye sorar ya. Eski bir reklam gerçi ve şu aralar kısaltılmış halini veriyorlar (uzun hali elbette daha güzel). İşte bu reklamda çocuk soruya konsantre olmuşken hocası seslenince verdiği tepkiye ve o sıradaki bakışlarına bayılıyorum.
2 numara: Kekstra reklamı. Hani Gürbüz denen kabadayı çocuk okul birincisi kızın kekstra'sını almaya kalkar da kız bunu kandırır ya, tam ondan sonra Gürbüz boynu eğik uzaklaşırken diğer öğrenciler çok garip bir şekilde sınıfın içinde elele tutuşup halayımsı garip bir dans yapıyorlar. İnanılmaz, daha önce dikkat etmediyseniz mutlaka izleyin. Her seferinde ağzım açık kalıyor.
1 numara: Evet geldik listemizin 1 numarasına. Genç Turkcell reklamındaki hatun. Hani çocuk "I Love You" diye tshirt giyiyormuş ya sürekli, hah o işte. O reklamda, kızın kapıyı ikinci açışında (üzerinde kırmızı bir elbise varken) çocuğu süzerkenki mimikleri ve bakışları tek kelime ile muhteşem! Her izlediğimde suratıma istemsiz bir sırıtma yayılıyor nedense. Bilemiyorum. Hoşuma geliyor işte. Hastasıyım!
Reklam faslını geçtikten sonra bir filmden bahsetmek istiyorum: 300. Dünya alemin hastası olduğu youtube.com adresinde 300 diye aratıp fragmanını izleyebilirsiniz. Yüzüklerin Efendisi üçlemesi bittiğinden beri bir filmi heyecanla beklemiyordum. Şimdi "gel Mart 2007 geeeel" diyorum. Bu arada filmin müzikleri ayrı bi güzel, film müzikleri albümü daha önce çıkar, hemen edinmek lazım.
Geçen sene Arjantin Cad., Kuveyt Cad. ve ODTÜ'de 3 kere köpek sürülerinin saldırısına uğradığım için bu sene kış gelmeden bir köpek kovucu alayım dedim. Geçen hafta İnternet'ten aldım ve sipariş işlemi bittikten dakikalar sonra msn'de bir arkadaşımın önceki akşam Karyağdı Sok.'da saldırıya uğrayıp kuduz aşısı olmaya başladığını öğrendim. Ben de artık aleti sürekli çantamda taşımaya başladım. Cuma akşam Meneviş'in üst tarafında eve doğru yürürken karşıma bir sürü çıktı. Cihazı çantamdan çıkarıp sakin sakin giderken bir yandan da "umarım işe yarıyordur" diye düşünüyordum. İyice yaklaşıp bunları etrafımda bana pis pis bakarken görünce üzerlerine doğrultup yarım saniye kadar düğmesine bastım. Krynn'de bir tarlada çalışan köylüler karşılarında bir kırmızı ejderha gördüklerinde nasıl birbirlerini ezerek kaçışırlarsa aynı o şekilde kaçtılar. Ben de zafer kazanan bir şövalye edasıyla atımın üzerinde göğsümü gererek ve halkımı selamlayarak şatoma doğru yoluma devam ettim...
Son olarak bir haber, daha ikinci günün gecesi Konur Sok.'da bira içen bir çift ramazanın ilk dayağını yemiş. "Hoşgeldin Mübarek Ramazan!" diyoruz.
Bundan 23 yıl önce bugün, 26 Eylül 1983 tarihinde bir SSCB generali sayesinde küresel bir nükleer savaşın eşiğinden döndüğümüzü biliyor muydunuz?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder